Bir gün arkadaşlarla beraber Tınaztepe’ye tırmanıyoruz. Ekip beş kişilik ve üç tanesi de aramıza yeni katılan arkadaşlar. Tırmandığımız bölge Tınaztepe’ye çıkılacak en kestirme ama en dik yerlerden birisi. Bu Seydişehir’de yaşayanlar bilirler, Antalya çevre yolundan Bozkır yeni yola dönen göbekten itibaren yaklaşık üç kilometre sonra sağ tarafta bir çeşme vardır, arabayı oraya bırakıp çeşmenin karşı tarafındaki dik yamaçtan tırmanışı yaparız.
Tırmanmaya başladık, acele etmeden yavaş yavaş çıkıyoruz. Tek sıra halinde çıkıyoruz çünkü başka koridor yok. Birbirimize fazla yaklaşmıyoruz, öndekilerin sektireceği bir taş arkasındakilerin üzerine düşüyor. Yaklaşık bir saat sonra zirveye ulaştık, rahatladık. Herkes bir yere oturdu, manzaranın tadını çıkarıyoruz. Ekipteki arkadaşlardan İbrahim gezmek için uzaklaşınca arkasından bağırdım.
- İrbaaamm fazla uzaklaşma gelget!
Tamam abi dedi İbrahim, yanımıza gelmeye başladı. Ekip beş kişi kimseden ses yok, bizim adanalı sordu ?
-Abi gel get ne demek ? Gidecekse niye geliyor?
Gel de şimdi anlat gel get ne demek. Neyse arkadaşlar gülerek bunun kalıplaşmış bir deyim olduğunu, yaptığın işi bırak gel anlamına geldiğini Adanalıya anlattık. Tabi ki yöreler farklı olduğu için daha önce hiç duymamış.
Öğle yemeğini hazırlamaya başladık, iki ocak yaparak birinde çay diğerinde menemen yapıyoruz. Dağın tepesinde bol acılı menemen, yanında da çay, daha ne istersin ki. Kaç tane ekmek yedik hatırlamıyorum ama ayakları aşağıya doğru uzatıp manzaraya karşı çay keyfinin tanımını yapmak mümkün değil, bunu anca yaşayanlar bilir. Hani şair demiş ya,
“Çaylar benden manzara senden olsun” diye, burada her şey benden çay da manzara da, keyifte…
Sorunsuz bir şekilde etkinliğimizi yaptık aşağıya inip eve döndük. Aradan birkaç gün geçti. Bizim adanalı yanıma geldi, bir şey diyecem, bunu söylemezsem içimde kalır abi dedi.
Hayırdır Selman anlat bakalım.
Abi dedi, biz o kadar saat tırmandık, yürüdük, dağın tepesine çıktık. Bu kadar zorluktan sonra yemekte menemen görünce şok oldum, ben kuzu filan çevireceğiz sandım, grupta yeni olunca da bir şey diyemedim ama ben hala o şoku atlatamadım. Bir Adanalıya yapılacak en büyük hakaret et yerine menemen yemektir abi dedi. Hadi canım dedim, sen de ağız mı var? Ağzının tadını bilsen ekmeği tavaya banarak siler süpürürsün dedim. Güldük, gülüştük.
Ne zaman tınaza çıksam hep aklıma Adanalı Selman gelir. Bu olayı hatırlar gülerim. Kendisi güzel bir insan. Çok kaliteli birisidir. Selman artık Adana’da görev yaptığı için grubumuzda yok ama gönlümüzde her zaman yeri var.
Gönlü güzel herkese selam olsun. Selmaaannnn….