Gazeteci Fehmi Koru, kendi blog sayfasında yayınladığı köşe yazısında Cumhur İttifakı'nın rakibini kendi belirleme yolunda olduğunu belirterek "Rakip cepheyi iki adaydan birine zorluyor" dedi.
Cumhur İttifakı kanadının Millet İttifakı'nın muhtemel aday sayısını birkaç hamleyle ikiye düşürmeyi başardığını belirten Koru, "Ya CHP’nin ısrarıyla Kemal Kılıçdaroğlu olacak ya da İYİ Parti’nin bastırmasıyla Mansur Yavaş...
İkisi de Cumhur İttifakı’nın, AK Parti’nin hesabına uygun isimler..." diye yazdı.
Fehmi Koru'nun bugünkü köşe yazısı şu şekilde:
"Seçim sandığı tünelin ucundan görünmeye başlayınca, önümüzdeki kısalan vakitte nelerle karşılaşılacağı konusunda üretilen senaryolar da arttı.
Senaryoların bir bölümü, doğal olarak, Millet İttifakı’nı teşkil eden altı parti liderinin rutine dönüşmüş buluşmalarından çıkması beklenen cumhurbaşkanı adayı ile ilgili.
Etrafa kulak verilince, kahve falına bakar gibi, aday isimlerinin telaffuz edildiği bilgisi alınıyor.
Hala adaylıkta en önde giden, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ismi. Vakit daraldıkça ‘6’lı masa’dan bir başka ismin aday çıkartılmasının imkansız hale gelmekte olduğu düşünülüyor.
Öyle düşünenlerden biri de benim. Yedinci bir isim üzerinde uzlaşıldığında, o ismi tanıtmak ve kitlelere benimsetmek bayağı zor olabilir. Zaten Kılıçdaroğlu da bir tek “Ben adayım” demiyor, hal ve tavrıyla, özellikle de söylemiyle, kamuoyu karşısında ‘aday gibi’ duruyor.
CHP adına konuşanlar ‘6’lı masa’ adayının -aday kim olursa olsun- kazanacağına hala inanıyorlar.
Kendilerine sormaları gereken “Öyleyse neden adaylarının karşısında rakip olarak Kılıçdaroğlu’nu görmek istiyor Cumhur İttifakı?” sorusunu akıllarına bile getirmedikleri belli.
İsim açıklamaya sıra geldiğinde, Millet İttifakı’nın kimi aday çıkaracağı konusunda, paydaşlar arasında İYİ Parti’nin -daha doğrusu lideri Meral Akşener’in- tavrı belirleyici olacak.
Senaryolardan biri de, Akşener’in son kertede Kılıçdaroğlu’nun da itiraz etmeyeceği bir ismi öne süreceğine dair.
Ankara’nın CHP’nin adayı olarak seçilmiş büyükşehir belediye başkanı Mansur Yavaş’ın ismini…
Hiç konuşmadan, hatta seçilmesi üzerinden geçen 3,5 yıl boyunca doğru dürüst bir icraat da yapmadan, kamuoyu yoklamalarında ‘seçilebilecek muhtemel adaylar listesi’nde ilk sıraya tırmanan isim o.
Aday CHP’den olacaksa işte size CHP’den seçilmiş bir isim. Adayın Cumhur İttifakı tabanından da oy alabilmesi öngörülüyorsa, MHP geçmişi sebebiyle, MHP’lilerden oy kaymasını yine o sağlayabilir.
Güçlü argümanlar bunlar…
Tek sorun, Cumhur İttifakı’nın karşısına Millet İttifakı adayı olarak Mansur Yavaş çıkarıldığında, HDP seçmenlerinin oyunu hangisine vereceği…
Anayasal engeli öyle veya böyle aşıp Tayyip Erdoğan aday olabilir ve karşısındaki rakip de Mansur Yavaş olursa, seçim ikinci tura kaldığında, HDP’li seçmen kitlesi sandıkta hangi adayı tercih eder?
AK Parti ile MHP’nin bu soruya cevap aradığı ve bulduğu çoktandır belli.
Referandumda destek arayışı bahanesiyle HDP’ye AK Parti bir heyet gönderdi ve bu girişime şiddetle karşı çıkması beklenen MHP beklenenin tam tersini yaptı.
MHP lideri Devlet Bahçeli, AK Parti heyetinin MHP’yi ziyaretini ‘doğal ve doğru bir davranış’ olarak niteledi.
Ziyaretin öncesi ve sonrasında AK Parti ve MHP’nin genel başkanlarının bir araya geldikleri biliniyor. O görüşmelerde konu ele alınmış ve mutabakat sağlanmış olmalı.
Dahası da var.
HDP’nin eş-başkanı iken hakkında açılan davalar sonucu yıllardır cezaevinde tutulan Selahattin Demirtaş kendisini bile şaşırtan bir ‘jeste’ muhatap edilip sağlık sorunları yaşayan anne-babasını ziyaret için hapis yattığı Edirne’den ailesinin yaşadığı Diyarbakır’a götürüldü.
Bir yıl önce “Annem ağır hasta, ziyaretine gidebilir miyim?” sorusuna cevap alamamış Demirtaş. Kısa süre önce babası için aynı talebi tekrarladığında, “Hazırlan, gidiyorsun” cevabının iletilmesinden yarım saat sonra yola çıkarılmış, ardından kendisini helikopter ve uçakla Diyarbakır’a götürmüşler…
Yapılan ‘jest’ gizli de tutulmamış.
Cezaevlerinde yatanların anne-baba cenazesine katılma taleplerine aynı kentte olsalar bile izin verilmediği halde, şehirler arası yolculuğun özel helikopter ve uçakla yapılmasına bakıp bunu ‘jest’ olarak tanımlıyorum.
‘Jest’ olmasına ‘jest’ de, bunun sebebi ne olabilir?
Acaba seçim hesabıyla bir ilgisi olabilir mi bu jestin?
HDP’ye referandum ziyareti.. Ardından Selahattin Demirtaş’a tanınan anne-baba ziyareti…
Bazıları, HDP’li senaryoya bir süreden beri İmralı’daki mahkumun adını da yakıştırıyor ve Meclis’ten çıkartılacak bir yasayla onun hayatını kolaylaştıracak bir adım atılabileceğini ileri sürüyorlardı.
Zor bir senaryo bu.
Son İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı için yapılan ve iki kez tekrarlanan seçim öncesinde, HDP seçmeni nezdinde Demirtaş’ın daha değerli olduğu izlenimi alınan bir deneyim yaşanmıştı.
Edirne’den Diyarbakır’a yolculuk ile gerçekleştirilen anne-baba ziyareti bu bakımdan da önemli.
Biraz yukarıda sorduğum “Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı adayları arasında tercihte bulunmaları gerekse, HDP seçmeni nasıl davranır?” anlamı taşıyan soruma bir de bu gözle cevap arayalım bakalım.
HDP’ye olan tavrın yumuşatıldığı, HDP’nin cezaevindeki eş-başkanına ‘jest’ yapıldığı türden görüntüler sürdürüldüğü takdirde, soruya cevap vermek daha da kolaylaşabilir.
Özellikle adaylar bir tarafta Tayyip Erdoğan diğer tarafta Mansur Yavaş olduğu takdirde…
Cumhur İttifakı yalnız kendi adayını değil Millet İttifakı’nın adayını da belirleme görevini biraz da bu yüzden üstlenmiş görünüyor.
Millet İttifakı’nın muhtemel aday sayısını birkaç hamleyle ikiye düşürmeyi başardı Cumhur İttifakı…
Ya CHP’nin ısrarıyla Kemal Kılıçdaroğlu olacak ya da İYİ Parti’nin bastırmasıyla Mansur Yavaş…
İkisi de Cumhur İttifakı’nın, AK Parti’nin hesabına uygun isimler…
Sandık tünel ucundan görünür görünmez kendini belli etmeye başlayan tabloya dayalı senaryolar bunlar…
Tabloyu değiştirip hesapları bozabilecek farklı ve seçilebilecek güçte bir isimle seçmen karşısına çıkabilecek mi Millet İttifakı, ‘6’lı masa’?
Vakit ilerledikçe bunu yapabilmeleri zorlaşıyor."