- İlçe sakinlerinden Meryem Sevinç:
- "Eskiden ekmek yokmuş, kıtlık zamanında bunları yapmışlar. Buğdayı olanlar buğday da karıştırmış. Daha lezzetli olmuş"- Konya'nın Orta Toroslardaki Hadim ilçesinde yaşayan 58 yaşındaki Meryem Sevinç, yaban armutlarını kurutarak elde ettiği unla yufka ekmek yapıyor.
Toros Dağları'nda yetişen yaban armutları, eylül ve ekim aylarında toplanıyor. Yıkanıp tokmakla dövülen armutlar, yaklaşık 20 gün güneşte kurumaya bırakılıyor. Değirmende un olan yaban armutları, marifetli ellerde yufka ekmeğe dönüşerek sofralara geliyor.
İlçeye bağlı 1200 nüfuslu Gezlevi Mahallesi sakinlerinden Meryem Sevinç, AA muhabirine, yaklaşık 40 yıldır dağlardan toplayıp kuruttuğu yaban armutlarını un haline getirerek, bu geleneksel lezzeti devam ettirdiğini söyledi.
Armudun ekmek olarak sofralara ulaşma aşamasının oldukça zahmetli olduğunu anlatan Sevinç, "Eylül, ekim gibi güz ayları gelince yaban armutları olgunlaşır, erer ve toplamaya gideriz." dedi.
Armut ununun çok faydalı olduğunu aktaran Sevinç, "Bu ekmek çok faydalı. Tuzsuz yiyenler ve şeker hastaları rahatlıkla yiyebilir. Rahmetli annem ve dayım şeker hastasıydı. Ekmek yaptıkça onlara götürüyordum. Annem çokça bu ekmekten yerdi. Çünkü içinde şeker yoktu. Dağ armudunun içinde ne şekeri olacak ki. Tadı da ona göre tuzu da ona göre." ifadelerini kullandı.
- "Kıtlık zamanı armudu değerlendirmeyi düşünmüşler"
Zorlu hayat şartları nedeniyle armuttan un yapma fikrinin ortaya çıktığını dile getiren Sevinç, "Kıtlık zamanı armudu değerlendirmeyi düşünmüşler ve kurutup un haline getirmişler. Eskiden ekmek yokmuş, kıtlık zamanında bunları yapmışlar. Buğdayı olanlar buğday da karıştırmış. Daha lezzetli olmuş." diye konuştu.
Sevinç, armut ekmeğini ilk defa duyanların çok şaşırdığını, çok fazla talep olduğunu ama eskisi kadar yapamadığını belirterek şöyle konuştu:
"Eskiden eşeğimle getiriyordum, şimdilerde imkanım yok. Ya buğdayını alamıyorum ya armut getiremiyorum. Şimdi o dağlara giden yok. Ben de yalnız gidemiyorum. Evladım olmadığı için yeğenimi büyütüyorum. Bütün geçmişlerim, yakınlarım için bu geleneği sürdürüyorum. 'Benden sonra da evinde, yuvanda sen sürdür Fatma.' diyorum. 'Yok hala ben katlanmam.' diyor. Başka da kime ne diyeyim. Ben ölünceye kadar yapacağım ama yine de arkamdan bir kişi çıkar inşallah."