- Terzi Emine Bozdağ:
- "Bu iş sabır işi, birçok aşaması var sabırsız olursan yapamazsın. İşimizi eşimle severek yapıyoruz"
- "Köyümüzde eskiden düğün kıyafetleri nasılsa bugün de aynı geleneği göreneği yaşatıyoruz, daha da devam edeceğiz. Farklı şehirlerde yaşayan köylülerimiz de düğünleri olacağı zaman bize gelir, gelinlerine kıyafetler diktirir"- Konyalı Emine ve Dursun Bozdağ çifti, köylerinin geleneksel düğün kıyafetlerini çeyrek asırdır sevgi ve sabırla dikiyor.
Konya'nın Ilgın ilçesine bağlı Aşağıçiğil Mahallesi'nde yaşayan 69 yaşındaki Emine Bozdağ ve 71 yaşındaki eşi Dursun Bozdağ'ın terzilik serüveni, yaklaşık 25 yıl önce ilk oğullarını evlendirmeleriyle başladı.
Emine Bozdağ, AA muhabirine, gelinine yörelerine ait düğün kıyafetlerini dikmek için kendi düğün kıyafetlerini model alarak işe koyulduğunu anlatarak, şunları belirtti:
"İlk gelinimi alırken onun için dikilecek elbiseleri kendi elbiselerimi açıp bakarak kestim, diktim. Gören herkes elbiseyi çok beğendi. Fesini de kendi fesimi bozarak yaptım. Benim diktiğimi öğrenen komşular, mahalleli birbirine söylemiş, 'Emine abla güzel dikiyormuş' diyen geldi. Öyle öyle köyün terzisi olduk."
Köyde bu işle anılan son 2 kadından biri olduğunu vurgulayan Bozdağ, "Benden sonra gelinim geliyor, ona da öğretiyorum." diye konuştu.
Bozdağ, çocukluğunda annesinin de yardımıyla giysilerini evlerindeki dikiş makinesinde diktiğini, elinin terziliğe yatkın olduğunu söyledi..
Eşiyle asıl mesleklerinin çiftçilik olduğunu dile getiren Bozdağ, şöyle konuştu:
"Bu iş sabır işi, birçok aşaması var sabırsız olursan yapamazsın. İşimizi eşimle severek yapıyoruz. İlk zamanlar tarladan geliyoruz, evde yemek yok, dikimin yanında başka işler de var. Eşim, 'Ya bulaşığı yıkayayım ya da bu dikim işlerini bana da öğret bari.' dedi. Ev işleri de dikim işleri de bensiz yürümüyor, ikisine de ben koşturmak zorunda kalıyordum, şimdi bana çok yardımı dokunuyor."
Köyde düğünlerde eskiden hangi kıyafetler kullanılıyorsa bugün de aynı geleneğin devam ettiğini belirten Bozdağ, şunları söyledi:
"Gelin olacak kız ilk gün 'beyaz' adı verilen, kaftana benzeyen, pul süslemeli beyaz renklerin ağırlıklı olduğu elbiseyi giyer ve arkadaşlarıyla kapı kapı dolaşarak insanları düğününe davet eder. Ertesi gün 'yeşil' adı verilen diğerinden farklı olarak fesi bulunan ve yeşil renklerin ağırlıklı olduğu elbiseyi giyer. Evlendikten bir hafta kadar sonra da 'kutmu' dediğimiz sarı renklerin ağırlıklı olduğu, kaftan benzeri elbiseyi fesle birlikte giyer. Köyümüzde eskiden düğün kıyafetleri nasılsa bugün de aynı geleneği göreneği yaşatıyoruz, daha da devam edeceğiz. Farklı şehirlerde yaşayan köylülerimiz de düğünleri olacağı zaman bize gelir, gelinlerine kıyafetler diktirir."
- "Köyümüzün geleneği ve göreneğine ait bütün elbiseleri tepen tırnağa dikebiliriz"
Dursun Bozdağ ise sonradan meslek edindikleri terziliğin ayrıca bir gelir kaynağı olduğunu ifade etti.
Önce kolay olan elbiseleri dikmeyi öğrenerek terziliğe başladığını aktaran Bozdağ, şunları kaydetti:
"Sadece yeşil adı verdiğimiz elbiseyi, kumaşının narin olması nedeniyle dikemiyorum. Eşim daha yavaş dikiyor, ben biraz hızlı dikiyorum, ondan dolayı ben yeşili dikemiyorum. Yavaş yavaş diksem yeşili de dikerim. Mesela beyazı ben eşimden daha iyi dikerim, aşağı yukarı 20 parça var o elbisede. Böyle yavaş yavaş birlikte köyümüzün geleneği ve göreneğine ait bütün elbiseleri tepen tırnağa dikebiliriz, elimizden hepsi gelir."
Bozdağ, kıyafetlerin modeline göre dikim sürelerinin değiştiğini, dikim ücretinin ise 60 ila 100 lira arasında olduğunu sözlerine ekledi.