banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

GAZETECİ ÖNDER GÜZELARSLAN SEYDİŞEHİR TINAZ TEPE MAĞARASINI YAZDI

GAZETECİ ÖNDER GÜZELARSLAN SEYDİŞEHİR TINAZ TEPE MAĞARASINI YAZDI 

21 Aralık 2020
 GAZETECİ  ÖNDER GÜZELARSLAN SEYDİŞEHİR TINAZ TEPE MAĞARASINI YAZDI

-Gazeteci Önder Güzelarslan Eğe   Bölgesi haberdeki köşesinde Seydişehir Tınaz tepe Magaralarını işledi. 

Türkiye’nin yüzölçümü bakımından en büyük illerinden birisi Konya. Konya İç Anadolu Bölgemizin tam da ortasında yer almaktadır. Konya’nın sınırları bir taraftan Toroslara oradan Antalya’ya, bir taraftan başkent Ankara’ya diğer yandan Afyon ve Aksaray, Niğde’ye uzanmaktadır. 

Konya’nın Toroslar uzantısında şirin ve güzel bir ilçesi var. Burada ikamet eden asker arkadaşım Sadettin Karayol’u ailecek ziyaret etmek için yönümüzü bu istikamete çevirdik. Meram bağlarından geçerek, kıvrıla kıvrıla Torosların eteğinde kurulu alüminyumu ile ünlü ilçeye Seydişehir’e ulaştık. Burada unutulmayacak birkaç gün geçirdim. İlçede bulunan ve Antalya yolu üzerinde yer alan Tınaztepe mağarası da mutlaka gezilip görülmesi gereken yerlerden biri.     

Seydişehir’in tarihi M.Ö. 5500 yıllarına kadar uzanmaktadır. Prehistorik Çağ’da (Tarih Öncesi), Psidia (Göller Yöresi) sınırları içindeki Seydişehir çok eski bir yerleşim yeridir. Beyşehir Gölü (Karalis Lacos) ile Suğla Gölü (Trogitis Lacos) arasındaki sulak vadide yerleşim izlerine rastlamak mümkündür. Bu vadide bulunan höyüklerde yapılan araştırmalar sonucunda Seydişehir’in 10 kilometre kadar güneydoğusundaki Gölyüzü Köyü höyüğünde yapılan kazılarda M.Ö. 5500-5000 yıllarına ait Neolitik (Cilalıtaş) Çağ yerleşmesinin varlığı ortaya çıkarılmıştır. Bu kazılarda elde edilen pek çok buluntu halen Konya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. 

M.Ö. 2000-700 yılları arasında Anadolu’daki pek çok bölgede hüküm süren Hititler’in Seydişehir-Beyşehir arasında yaşadıkları tespit edilmiştir. Seydişehir-Konya karayolu üzerinde bulunan Karabulak, Bostandere, Dikilitaş ve Akçalar köylerindeki höyükler, Hitit ve Friglerin bu bölgede yaşadıklarını göstermektedir. Yine Eski Yunan, Roma ve Bizans medeniyetlerinin Anadolu’da hüküm sürdükleri dönemlere ait şehirlerin varlığı da tespit edilmiştir. Seydişehir ilçesi sınırlarında bulunan Amblada, Vasada, Arvana, Elita, Dalisandus gibi klasik döneme ait şehirler bunu ortaya koymaktadır. Vasada Antik Şehri, Seydişehir'in kuzeydoğusunda bulunan Kestel Dağı'nın eteğindeki vadide, bugünkü Bostandere Köyü'nün Aktepe mevkiinde yer almaktadır. 1969 yılında Bostandere Köyü'ne su getirmek üzere Aktepe'de su yolu açılırken bir tiyatro kalıntısına rastlanılmış, yapılan kazılarda Roma devrine ait bir amfi tiyatro kalıntıları olduğu tespit edilmiştir. Vasada şehrinin harabelerine ait kitabe ve mimari parçalara Bostandere Köyü’ndeki evlerin duvarlarında halen rastlanmaktadır. 1952 yılında Bostandere Köyü’nden Konya Arkeoloji Müzesi'ne bir Zeus kabartması, 1957 yılında da bir yüzünde kadın öteki yüzünde bereket boynuzu kabartması bulunan kalker bir Sunak getirilmiştir. Yine Bostandere Köyü’ndeki kazılarda bulunanlar arasında Vasada'da basılmış bir Augustus parasına rastlanılmıştır. Konya Arkeoloji Müzesi'nde Seydişehir'in Dikilitaş Köyü’nden getirilmiş bir Roma kandili, Akçalar Köyü’nden bir heykelcik, Çalmanda höyüğünde bulunmuş bir toprak vazo, Seydişehir'in hemen yanı başında bulunan Elita (Vervelit) harabelerinde bulunmuş Roma devri bir Mezar Steli bulunmaktadır. Ayrıca Seydişehir'e 13 kilometre uzaklıktaki Yenice Köyü’nün kuzeyinde Hisar tepe olarak bilinen yerde amfi tiyatronun olduğu bir Roma harabesi bulunmaktadır. Bu harabelerde bulunan Roma devri aslan heykelleri, Seydişehir'e getirilmiş ve halen Belediye bahçesinde sergilenmektedir.

Seydişehir M.S. 767-1217 yılları arasında Türkmen bir kabilenin elinde bulunmuştur. Anadolu Selçuklu Beylikleri döneminde Eşrefoğulları Beyliği sınırlarında kalan Seydişehir “Trogits” yerine bu isimle ilk defa bu beylik zamanında anılmıştır. Seydişehir, Eşrefoğulları Beylıği’’nin İlhanlı Hükümdarı Timurtaş tarafından 1326 yılında sona erdirilmesinden sonra, 1328 yılında Hamitoğulları Beyliği egemenliğine girmiştir. Sultan I. Murat Hüdavendigâr 1381 yılında 80.000 altın karşılığında Hamitoğlu Hüseyin Bey’den Akşehir, Beyşehir, Yalvaç, Şarkikaraağaç ve Isparta ile birlikte Seydişehir’i satın alınarak Osmanlı topraklarına dahil etmiştir. Seydişehir, Cumhuriyet'e kadar Osmanlı idaresinde kalmıştır. Konya Sancağına bağlı bir kaza olan Seydişehir 1871 yılında belediye, 1915 yılında da ilçe olmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1928 yılında tekrar ilçelik unvanına kavuşan Seydişehir’de İkinci kalkınma planı yılları olan 1939-1944 döneminde alüminyumun hammaddesi boksit kaynağı bulunmuştur. İlçede 1967 yılında yapımına başlanılan alüminyum fabrikası 1974 yılında hizmete açılmıştır.

Seydişehir’de Antalya yolu üzerinde yer alan Tınaztepe Mağarası dünyanın üçüncü Türkiye’nin ise en büyük mağarasıdır. Mağaranın toplam uzunluğu 22 kilometre ancak şu an için gezilebilen bölümü sadece 1580 metredir. Mağaranın sonundaki 64 metrelik iniş dışında kalan bölüm tamamen yatay özelliktedir. Tınaztepe Mağarası 1968 yılında Fransız bilim adamı Michel Bakalowichz tarafından bulunmuştur. 1970 yılında başka bir araştırma grubu olan kaptan Jacques-Yves Cousteau ve ekibi Alman Reinhold Messner ve arkadaşları Suğla Gölü ve onu besleyen su altı kaynaklarını araştırmak için bölgeye gelmişlerdir. Burada yaptıkları araştırmalar sonucunda Fasıl Boğazı ve Tınaztepe mağaralarının irtibatlarını keşfetmişler ve buradaki yer altı göllerinin  uzunluğunun 22 kilometre olduğunu tespit etmişlerdir. Yapılan araştırmalara göre Tınaztepe Mağarası’nın yaklaşık 230 milyon yıl gibi uzun bir süreçte meydana geldiği tespit edilmiştir. Tınaztepe Mağarası ve çevresi karışık jeolojik ve jeomorfolojik bir değişim geçirmiştir. Oligosen ve Miyosen dönemine ait Alpin dağ oluşumlarıyla bugünkü tektonik konumlarına ulaşan bölgede genç ve yaşlı birimlerin iç içe olduğu görülmektedir. Giden gelmez dağlarının kuzeyinde bulunan Tınaz dağı, komprehensif serinin en üs katını oluşturan Eosen Yaşlı Nümmülitli kireç taşlarından meydana gelmiştir. Tınaztepe Mağarasının gelişmesinde eğim atımlı normal faylar etkili olmuştur. Bu iki eğim atımlı normal fayların arasında kalan alan graben durumundadır. Mağara içerisinde eski taban seviyesi izleri taraça şeklindedir. Bu taraçalar ile bugünkü taban arasında 5-7 metre seviye farkı tespit edilmiştir. Eski tabanın çökemediği yerlerde doğal köprüler oluşmuştur. Mağara tabanı; girişte toprak, bazı yerlerde blok ve konglomeralar (Paleozoik ve Kretaşe Yaşlı) ile kaplıdır.

Suların mağara içerisinde hareket ettikleri yerlerde kalker tüfleri; tavan ve yan taraflardaki çatlaklardan sızan sularla çok güzel travertenler, sarkıt ve dikitler oluşmuştur. Mağaranın son kısmındaki büyük alan bütünüyle ana faya bağlı olarak gelişmiş ve içerisinde bir göl mevcuttur. Üst sistemi fosil bir mağaradır. Altta bulunan ve havzanın sularını toplayan düden, morfolojik bakımdan Tınaztepe mağarasının devamıdır. 

Mağaraların tıbbi araştırmalarını yapan Michel Bakalowichz Tınaztepe Mağarası’nın, astım hastalığı için doğal bir tedavi ortamı olduğunu belirtmiştir.

Torosların kuzey eteklerinde, Çarşamba Çayı boyunca uzanan verimli bir vadi olan Suğla Ovası’nda bulunan Kuğulu Park’ta, Tınaztepe Mağarası da, 5500 yıllık tarihi olan Seydişehir’de görülmeye değer Konya’nın en güzel yerleşim yerlerinden birisidir.

Kaynak;http://egebolgesihaber.com/kose-yazilari/seydisehir_tinaz_tepe_magarasi-11.html?fbclid=IwAR3rDdWnE1JxJMMEqOeuQkdqKD9uPoY7H_XN97qrjjVtOLL1fgW77m7FOhc

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.