Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Dışişleri Bakanlığı ve ilgili kurumlarının 2021 bütçesinin görüşmelerinin tamamlanmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Akdeniz'de Türk gemisine yönelik hukuk dışı aramaya ilişkin bir soru üzerine Çavuşoğlu, hem Türkiye'nin Roma Büyükelçiliği hem de bakanlıktaki ilgili genel müdürlük üzerinden, bayrak sahibi ülkenin izni olmadan gemiye çıkılamayacağı yönünde gerekli uyarıların yapıldığını bildirdi.
Çavuşoğlu, Türkiye gerekli uyarıları yaptığında karşı tarafın, "Biz size bilgi verdik" dediğini belirterek, BM Güvenlik Konseyi kararının, uluslararası hukuku yok saymadığını kaydetti. Çavuşoğlu, uluslararası denizcilik hukukunun varlığına işaret ederek, "Tabii bu anlamda şimdi cevabımızı sahada da vereceğiz, onu açıkça söyleyeyim." dedi.
Birleşmiş Milletler, NATO ve Uluslararası Denizcilik Örgütü ile de temasa geçtiklerini belirten Çavuşoğlu, "Diğer taraftan dün ilgili ülkelerin AB, Almanya ve İtalya'nın büyükelçilerini de bakanlığa çağırdık ve bakan yardımcımız Sedat (Önal) Bey görüştü. Notamızı da verdik. Bu işin siyasi boyutunu, hukuki boyutunu da takip edeceğiz. Bu işin peşini bırakmayacağız. Daha sonra, arkadaşlarımız yazılı olarak protestoyu gönderince 'Mesajınızı aldık, dönüyoruz, çıkıyoruz' dediler ve süreci zaten siz biliyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, "'Sahada cevabımızı vereceğiz' sözünüzü biraz açabilir misiniz? Bir tedbir mi alınacak yoksa bir şekilde karşılık vermek için mi?" yönündeki soruya, "Arkadaşlar ne gerekiyorsa onu yapacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın da talimatı bu şekilde. Bize yapılan bir şeyi biz karşılıksız bırakmayız. Gereken tedbirlerimizi alacağız. Şimdi ticari gemilere korsan gibi çıkmak uluslararası hukukun ihlalidir. Dolayısıyla bundan sonra bu tür şeylere fırsat vermediğimiz gibi, gerekli adımları atacağız tabii ki. Sahada da cevabını vereceğiz, aynı şekilde hukuki ve siyasi süreçleri de takip edeceğiz." karşılığını verdi.
MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI'NDAN AÇIKLAMA
Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Akdeniz'de Türk ticaret gemisinin uluslararası hukuka aykırı şekilde durdurularak aranmasına ilişkin, "Bayrak devleti ve gemi kaptanının rızası olmamasına rağmen, Alman fırkateyninin silahlı ve teçhizatlı arama timi, helikopterle cebren gemiye çıkmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, Türk bayraklı "ROSELİNE-A" isimli ticari geminin 22 Kasım 2020'de açık denizde durdurularak aranması olayının ayrıntılı bir şekilde incelendiği belirtildi.
Açıklamada, 2292 No'lu BM Güvenlik Konseyi kararında Libya Milli Mutabakat Hükümeti ile istişare ve izin zorunlu kılınmış olmasına rağmen, İrini Harekatı'nın Milli Mutabakat Hükümeti ile istişare edilmeden ve izinsiz olarak AB tarafından 2020 yılında Akdeniz'de başlatıldığı vurgulandı.
Harekat merkezinin İtalya Roma'da olduğu aktarılan açıklamada, halihazırda harekat merkezinin komutanının İtalyan, yardımcısının Fransız, denizdeki unsurların komutanının ise Yunan olduğu belirtilen açıklamada, denizdeki harekat unsurlarının Yunan, İtalyan, Alman firkateynlerinden oluştuğu bilgisi verildi.
Söz konusu ticari geminin, 22 Kasım 2020'de açık denizde saat 12.30'da telsizden İrini Harekatı unsurlarından Alman Hamburg Fırkateyni tarafından sorgulandığı bildirilen açıklamada, şu bilgiler paylaşıldı:
"Bilahare, İrini Harekat Merkezi tarafından gemide arama yapmak için izin istenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından gemide arama izni verilmediği saat 17.44'de İrini Harekat Merkezine bildirilmiştir. Bayrak devleti ve gemi kaptanının rızası olmamasına rağmen Alman fırkateyninin silahlı ve teçhizatlı arama timi, helikopter ile saat 18.00'de cebren gemiye çıkmıştır. Arama timi tarafından gemide detaylı arama gerçekleştirilmiş, 23 Kasım sabahı saat 09.30'da arama timi helikopterle gemiden ayrılmıştır. Yaklaşık 16 saat süren arama faaliyeti esnasında, ROSELİNE-A gemisinin mürettebatı bir yere toplanmış, personele suçlu muamelesi yapılmıştır."
Aramanın, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin izin vermediğini ısrarla ileterek durumu protesto etmesi ve yapılan aramalarda herhangi bir şüpheli duruma rastlanmaması (geminin yükü un, yağ, bisküvi, et kozmetik, sağlık vb tüketim malzemeleri ve inşaat malzemeleridir) nedeniyle sonlandırıldığı aktarılan açıklama, şöyle devam etti:
"Uluslararası hukuka aykırı olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin rızası olmadan, korsanvari bir şekilde gemiye çıkılması ve gemi mürettebatına suçlu muamelesi yapılması tamamen hukuka ve teamüllere aykırıdır. İlaveten bu tarz gayri hukuki bir uygulamanın müttefik bir donanma tarafından yapılması ise ayrıca düşündürücüdür. Yapılan bu yanlış uygulamada denizdeki gemilere komuta eden operasyon komutanının, yanlı ve duygusal davrandığı açıktır. Bu konudaki her türlü hakkımız mahfuzdur. Bu tür kabadayılıkların, başka uygulamalara örnek olacağı unutulmamalıdır."
Açıklamada, haziran ayındaki Courbet olayında olduğu gibi, bu olayın ardından yapılan açıklamaların da tam gerçeği yansıtmadığı, gerçeklerin örtbas edilmeye ve çarpıtılmaya çalışıldığı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Irini Harekatı bugüne kadarki sonuçları itibariyle açık denizlerin serbestisi ilkesini ihlal eden ve Hafter güçlerine verilmekte olan desteği görmezden gelen, meşruiyeti tartışmalı bir faaliyettir.
Türkiye, Libya'daki krizin askeri yöntemlerle değil, siyasi diyalog yoluyla çözülebileceğini başından beri savunmaktadır. Türkiye, BM tarafından tanınan meşru Milli Mutabakat Hükümetinin daveti üzerine sağladığı eğitim, yardım ve danışmanlık desteği ile ülkenin daha fazla çatışmaya sürüklenmesini engelleyerek, Birleşmiş Milletler öncülüğündeki siyasi sürecin önünü açmıştır. Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Libyalı kardeşlerinin yanında olmaya devam edecektir.
Sonuç olarak, bölgedeki huzur ve istikrarın muhafazası ve bu tarz olayların bir daha yaşanmaması ile gerekli iş birliği ve koordinasyonun arttırılması için çalışmaya hazır olduğumuzu hatırlatırız. Başta müttefiklerimiz olmak üzere tüm tarafların uluslararası hukuka, deniz hukukuna ve teamüllere uygun davranmasını bekliyoruz."