banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Torosların Gezgini Gözüyle Sonbahar

Torosların Gezgini Turgut Karabacaktan Sonbahar yazısı 

23 Kasım 2020
Torosların Gezgini  Gözüyle Sonbahar

Hüznün ve ayrılığın başkenti, dönüşü olmayan yolların başlangıcıdır sonbahar. Gitmeler biriktirir sinesinde, her biri ayrı bir şarkıdır vedaya dair. Dinleyeni yok, söyleyeni çok.Bu gidişten ne adın kalır geriye ne de bir yüzün.

Yağan yağmur şehrin sokaklarını ıslatmaz sadece. Şehirle birlikte hayallerini, umutlarını, yaşanmışlıklarını, keşkelerini kısaca her şeyi ıslatır geçer. Islak bir bakıştır geriye kalan.

Yağmurlu bir sonbahar gününde Torosların incisi Seydişehir’in göz bebeği Kuğulu Parktayız.

Her yerde pastel tonu yapraklar. Çimenler, masalar,oturaklar her yer yapraklarla kaplanmış.Canlı bir sonbahar tablosu içindeyiz sanki.

Parkın içinden yürüyerek mağara giden taşlarla döşenmiş yola ulaşıyoruz. Kısa bir yürüyüşten sonra çeşmeye ulaşıyoruz. Çeşme çok az akıyor. Burada uygun bir yer bularak konaklıyoruz. Hemen görev dağılımı yapılıyor. Bir kısmımız yakacak toplarken diğerleri ocak için taş buluyor.

Çay için ocak çok önemlidir, hem göze hem gönüle hitap etmelidir.

Ocağın iki kenarını taşlarla yaklaşık elli santim yükselterek, çaydanlıkları astığımız sopayı bu taşlara yerleştiriyorum. Çaydanlıklar havada asılı olduğu için daha çabuk kaynar hem de alttan ateşi yakmak daha kolay olur. Tabiki asmak için kullandığımız sopa biraz kalın olmalı ki ateş değince hemen yanmasın. Yanarsa çaydanlıklar düşer.

Ateşi dikkatli bir şekilde yakmak gerekir. Her yere ateş yakılmaz. Yanan ateş toprağın en az otuz santim kadar altında etkili olur. Bu nedenle daha önceden yakılmış ocak yoksa ateşin altına düzgün taşlarla zemin oluşturmak gerekir. Doğa sadece o anlığına bizim değil gelecek nesillerin. Kafamıza göre sorumsuz davranırsak bunun cezasını da çekecek olan bizleriz. Lütfen her zaman çevre konusunda duyarlı olalım.

Çay için ateşimizi yakıp oturuyoruz.  Çeşmenin bulunduğu yerde sağa ve sola giden parkurlar var. Sağdaki yol doğruca mağaraya giderken soldaki parkur Kalafata tırmanmak için ormanın içine doğru ilerler.

Mevsim ayırmaksızın defalarca tırmandığım Kalafat zirve bence en güzel kışın. Karlar altında şehiri izlemenin keyfi orda bir başka güzel oluyor.

Çay suyu kaynıyor. Hemen indirip beklemeye alıyorum. En az üç dk. bekleyip ondan sonra demini atmak gerekir. Hemen demini atarsanız çayın tadı bozuk olur. Çayı demleyip ocağın kenarına  bırakıyorum. En az on beş dakika bekledikten sonra çayımızı içmeye başlıyoruz.

Köze düşen Yağmur damlaları cıss diye ses çıkarırken bardakların biri boşalıp biri doluyor. Tabi bazı arkadaşlar var onlar çok çabuk içiyorlar. Yavaş diyorum İrbaam yavaş. Daha ben iki içtim. Ne edeyim hocam hızlı ol diyor İrbaam. Gülüyoruz.

Bir sonbahardır yaşanan. Ömürden, gönülden, günden. Her yudumla birlikte hayalden düşen yapraklar gibi.

Doldur diyorum İrbaam doldur.

İçelim çayımızı.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.